Dünyanın gözünün çevrildiği Trump-Putin görüşmesi, resmi açıklamaların gölgesinde ilerlerken, Beyaz Saray’da gerçekleşen bir basın toplantısında yaşanan diyalog, yalnızca gazetecilik dünyasında değil, diplomasi çevrelerinde de tartışmalara yol açtı. ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de yapılacak görüşmeye dair detaylar gündemin üst sıralarındayken, sorulan bir soruya verilen yanıt adeta krize dönüştü.
“Annen” Yanıtı Beyaz Saray’da Tepki Yarattı
Beyaz Saray’da yapılan günlük basın toplantısında bir gazetecinin yönelttiği “Görüşme yerini kim seçti?” sorusuna, Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, beklenmedik ve diplomatik teamüllerle bağdaşmayan bir yanıt verdi. Leavitt, soruya karşılık olarak “Annen seçti” şeklinde cevap vererek tepki topladı.
Bu yanıt kamuoyunda büyük yankı uyandırırken, tepkiler kısa sürede sosyal medyada da büyüdü. Ancak olay bununla sınırlı kalmadı. Aynı soruya Beyaz Saray İletişim Direktörü Steven Cheung da aynı ifadeyle karşılık vererek kriz boyutunu daha da derinleştirdi.
Bu tür diyalogların, özellikle uluslararası ilişkilerin dikkatle izlendiği bir dönemde yaşanması, Beyaz Saray’ın medya ilişkileri konusunda eleştirilerin odağı haline gelmesine yol açtı.
Gazeteciye Sert Tepki: “Kimse Sizi Ciddiye Almıyor”
Yaşanan diyaloğun ardından bir başka gazeteci, Karoline Leavitt’e yönelttiği “Yanıtınızın komik olup olmadığını düşünüyor musunuz?” sorusuyla açıklama talep etti. Ancak Leavitt, bu soruya da sert bir dille karşılık verdi. Şu ifadeleri kullandı:
“Kendinizi bir gazete olarak görmeniz bana komik geliyor. Siz, medyadaki meslektaşlarınız da dahil olmak üzere kimsenin ciddiye almadığı aşırı solcu bir yayınsınız. Bana samimiyetsiz, önyargılı ve saçma sorularınızı mesaj atmayı bırakın.”
Bu açıklama da tepki çekerken, Beyaz Saray’da basına karşı kullanılan bu tarzın, diplomatik kurum kültürüyle bağdaşmadığı yönünde yorumlar yapıldı.
Budapeşte Seçimi Neden Tartışmalı?
Öte yandan Trump’ın Putin ile yapacağı görüşmenin Budapeşte’de gerçekleşeceğinin açıklanması, görüşmenin içeriği kadar yer seçimiyle de dikkat çekti. Görüşmenin amacının “Ukrayna savaşına çözüm bulmak” olduğu ifade edilse de, toplantının düzenleneceği ülke olan Macaristan’ın seçilme gerekçesi farklı bir tartışmayı beraberinde getirdi.
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) Vladimir Putin hakkında yakalama kararı bulunmasına rağmen, Macaristan’ın UCM’den çekilme sürecinde olması nedeniyle bu kararın uygulanma ihtimali oldukça düşük. Bu durum, Budapeşte’nin Putin için güvenli bir alan olduğu yönündeki değerlendirmelere neden oldu.
Diplomatik Üslup Tartışması Gündemde
Yaşanan diyalogların ardından Trump yönetiminin diplomatik nezaket sınırlarını zorlayan açıklamaları, hem basın özgürlüğü hem de devlet kurumları arasındaki iletişim dili açısından eleştiri aldı. Özellikle ABD’de basınla ilişkilerin geçmişteki örneklerle kıyaslandığında daha gergin bir düzleme taşındığı yorumları yapılırken, Beyaz Saray’dan konuya ilişkin herhangi bir özür ya da düzeltme açıklaması gelmedi.
Diplomatik kriz potansiyeli taşıyan bu olay, dünya basınında da geniş yer bulurken, “devlet ciddiyeti” ve “iletişim disiplini” konularında yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi.
Trump ve Putin Görüşmesi Ne Zaman?
Donald Trump ile Vladimir Putin’in Budapeşte’de gerçekleştireceği görüşmenin tarihi henüz netleşmiş değil. Ancak liderlerin Ukrayna-Rusya savaşı özelinde bazı çözüm önerilerini ele alacağı, diplomatik kaynaklar tarafından dile getiriliyor. Bu görüşme, Trump’ın başkanlığı dönemindeki dış politika hamleleriyle paralel şekilde yürütüleceği yorumlarına neden oldu.
Beyaz Saray’dan Açıklama Bekleniyor
Yaşanan olay sonrası başta gazeteciler olmak üzere çok sayıda kesim, Beyaz Saray’dan bir açıklama ya da özür bekliyor. Ancak şu ana kadar bu yönde bir resmi adım atılmış değil. Basına karşı kullanılan dil ve yaklaşım, yalnızca ABD iç siyasetinde değil, uluslararası arenada da diplomatik teamüller çerçevesinde sorgulanmaya devam ediyor.
